9 Eylül 2016 Cuma

ARKADAŞLAR İYİDİR



ARKADAŞLAR İYİDİR


Gençlik dizilerine karşı büyük antipati beslememe rağmen  o “arkadaş” şarkılı fragmanla adeta beni kendine çağırdı bu dizi. Fragmanda daha önce çekilmiş gençlik dizilerinden çokta farklı bir şey yoktu esasen ama o şarkı yok mu o şarkı. İnsanın içine, derinlerine işlemeyi başarabilen ender şarkılardan biri.  Eski arkadaşlıkları,  birbirinden kopmuş, savrulmuş  ama akla geldikçe buruk bir gülümsemeyle anılan o arkadaşlıkları daha güzel anlatan bir şarkı yoktur sanıyorum. İşte bu şarkının sihiriyle diziyi izlemeye karar verdim. Gençlik dizilerine karşı duyduğum antipatiye sebebiyet veren bir çok klişeyi göreceğimi bile bile üstelik.
Dizinin daha ilk dakikalarında Gizem’in babasının ölümüyle hikaye farklı bir konu üzerinden ilerleyeceğini bizlere gösterdi. Gizem ile Seda’nın yıllar sonraki karşılaşmalarını hiçte candan bir karşılaşma olmayacağını tahmin etmiyordum. Özellikle de Gizem açısından. Nitekim öyle de oldu.  Gizem babasının ölümüyle resmen dağılmış. Tüm hayatı alt üst olmuş. Üstelik kendisinden daha büyük dağılan, hatta darma duman olan annesini toparlama derdinde. Kısacası bir anda büyümüş Gizem. Seda ile yaptıkları balık muhabbeti de bunu çok iyi bir şekilde anlatıyordu. İlk bölümün en sevdiğim diyaloğu diyebilirim. Gizem her ne kadar dizinin kötü karakteri gibi görünse de hikayede izlemesi en keyifli karakter o bana göre. Kısacası bu intikam soslu arkadaşlığı ben sevdim. Tek kaygım Gizem’in bir şekilde pişmanlık duyması, Hikayenin Polyannası Seda tarafından affedilmesi ve çok çabuk iyiler tarafına geçmesi. Ben uzunca bir süre daha Gizem’in oyunlarını izlemeyi istiyorum.
                Gelelim diğer karakterlere; henüz beni Gizem kadar çeken bir karakter olmadı. Zaten Seda ve Yunus edindiğimiz kadarıyla düz karakterler. Eren karakterinin hikayesi de oldukça ilgi çekici. Çocuk oyuncu dramı daha önce işlenmemiş bir konu.  Özellikle bu konuya değinilmesi takdirimi kazandı. Fakat oyuncunun yetersizliğinden  olsa gerek Eren’in dramı beni çok içine çekmedi. Eren karakterine henüz inanmış ve ısınmış değilim. Tabi bunda  Eren karakterinin, yazının ilk satırlarında bahsetmiş olduğum gençlik dizisi klişelerinden biri olan “atarlı genç” rolünü üstlenmiş olmasının da payı büyük. Gelelim Merve’ye. Oyunculuk olarak genç kadro içinde resmen ışıldıyor Hayal Köseoğlu. Enerjisi ve doğallığıyla ilk bölümde beni kendisine hayran bıraktı diyebilirim. Merve hikayenin eğlenceli kızı ama onun hayatı da kolay denemez.  Kilo problemi, annesiyle çatışması ve Yunus’a olan aşkı ilgimi fazlasıyla çekti. Aşk demişken, işte en büyük rahatsızlık duyduğum klişelerden biri de bu. Dört kişilik bir arkadaş grubu içinde üç platonik aşk biraz fazla değil mi sizce de? Gençlik dizilerinin en büyük handikabı tam da bu sanırım. Velhasıl kelam içinde klişeler barındırsa da, farklı ve sağlam hikayeleri bulunan güzel bir iş olmuş “Arkadaşlar İyidir” Yolu açık, reytingi bol olsun.

twitter: @onem_onur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder