‘Ve sisler içinde o kız çıktı karşıma. Onu gördüğüm anda
biliyordum, bendeki eksik bir şeyleri tamamladığı için değil, onunla
birlikteyken kendimden daha güzel, daha eğlenceli biri haline geldiğim için onu
seveceğimi, çok seveceğimi biliyordum.’
Tuna;
Bazen bir elma yerken boğazınızın düğümlenip farkında
olmadan gözyaşınızın akmasıdır ya da bazen bir yetimhanede geçmişini
sevdiği kıza anlatandır Tuna.
Belki de bir otel odasında sevdiği kızın omuzunda
birlikte sabahlamayı göze alandır Tuna.
Bölüm kahramanı Tuna; gerçi her bölüm kahramanımdır
kendisi.
Böyle bir karakteri Yiğit Kirazcı’nın oynaması ayrı bir güzel olmuş. Her bölüm kendisine daha bir hayran oluyorum. Karaokede Deniz şarkı söylerken ki hayran bakmaları, dans ederken ki halleri sevilmeye yeter bile.
Böyle bir karakteri Yiğit Kirazcı’nın oynaması ayrı bir güzel olmuş. Her bölüm kendisine daha bir hayran oluyorum. Karaokede Deniz şarkı söylerken ki hayran bakmaları, dans ederken ki halleri sevilmeye yeter bile.
İnsan hüzün ve mutluluğu bir arada buluyor Deniz ve Tuna’yı
izlerken. Yetimhane sahnesinde Gölge’yi anlatırken ki burukluğu içimde
hissettim. Yüzüne dokunulması ile kendisini Deniz’in ellerinin sıcaklığında
bulup gözlerini kapatan Tuna’ya ayrı bir kalp. Duvarda kendi gölgelerini
izleyen Deniz ve Tuna çok güzeldiler.
*Her ne kadar Yiğit Balcı güzel şarkı söylese de Tuna'nın dansını kıskandı bence :)
Gökhan'ın sesi gerçekten çok hoşmuş. Şarkı da çok manidar yalnız; sensiz olmuyor, yerine konmuyor..
İrem de seçtiği şarkı ile bencilliğini konuşturdu.
Deniz Aslan;
Nasıl güzel seviliyor, nasıl güzel seviyor..
En iyi arkadaşı için kendi aşkından vazgeçen Deniz..(İrem’in kendisine yaptığı ihanetleri tek tek öğrenince
vereceği tepkileri çok merak ediyorum. Büyük bir yıkıma uğrayacağı kesin.)
Seçtiği şarkı ile çektiği acısını yansıtan bir Deniz Aslan vardı sahnede.
Yiğit şarkı söylerken kapılıp giden bir Deniz vardı.
Tuna'nın dansına mutlulukla eşlik eden Deniz'e bayıldım. Bu ikisi gerçekten efsane bir çift olur aslında.
Tuna'nın yetimhanede büyüdüğüne şaşırıp üzülen, anlattıklarına ağlayan Deniz.
Nasıl hisli bir insansın sen.
Nasıl hisli bir insansın sen.
Giderken
bile dağıtmadan, sessizce gidiyor Tuna. Tıpkı sessizce sevdiği gibi.
Kendi içinde yaşadığı aşkı büyütüp taşıyamayacağını anlayınca gitti.
Ve geri döndüğünde nasıl bir Tuna ile karşılaşacağız çok merak ediyorum. Gerçi tüm soruların cevabını bulup dönen bir Tuna göreceğimiz kesin.
Aşkından vazgeçmeyen bir Tuna görmeyi istiyorum.
Döndüğünde tek başına değil de; büyüttüğü aşkı ikiye bölmesi dileği ile.
Ve geri döndüğünde nasıl bir Tuna ile karşılaşacağız çok merak ediyorum. Gerçi tüm soruların cevabını bulup dönen bir Tuna göreceğimiz kesin.
Aşkından vazgeçmeyen bir Tuna görmeyi istiyorum.
Döndüğünde tek başına değil de; büyüttüğü aşkı ikiye bölmesi dileği ile.
Umarım içindeki aşkın hiç bitmez Tuna Ertürk <3
*Tuna'nın vedası :(
Sevgili Maykıl,
Gidişim ani oldu farkındayım. Sana bir şey söylemedim.. ama
seninle konuşsaydım.. Gidemezdim. Başka çarem yoktu. Bir süre buralardan uzak
kalacağım. İyi de niye? Diye sorduğunu duyar gibiyim. Makineyi restart’ lamaya
ihtiyacım var. Zira artık makine beni kasıyor. Bir aç kapa yaparsam, belki kendime
geleceğim. Hah bide kendimi aşk için yalvaran bir adam olarak görmekten
hoşlanmadığımı fark ettim. Bu oyunda
ikiden fazla insan var. Ve ben tüm bu olan biteni algılayıp idrak edebilecek
kadar zeki değilim.
''Bir insanın asıl meselesi amaçsızlık değildir, çok amacının
olmasıdır.''
Sadeleşmem gerekiyor.
Hayatla ilgili isteklerimi azaltmam lazım. Ve işler karıştıysa bir gezginin tek
bir çözümü vardır. Gitmek..
İnsanlar hata yaparlar ve sık sık da pişman olurlar. Hiçbir zaman
mutlu olamayacaklarını bildikleri halde hayal kurmaktan vazgeçmezler. Kurtulmak
için asıldıkları ipin boyunlarına bağlı olduğunu bilmezler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder