Daha önce yerli dizilerin hafızalarımıza kazınan annelerini kaleme almıştım. Anneleri yazıp, babaları es geçmek olmazdı. İşte yerli dizilerin unutulmaz babaları.
Not: Bu
liste dibine kadar özneldir.
ALİ HAYDAR USTA (ŞENER ŞEN – İKİNCİ BAHAR)
İkinci Bahar
dizisinin kebapçı Ali Haydar Usta’sı “baba” deyince zihnimizde canlanan figürün
ete kemiğe bürünmüş haliydi adeta. Usta oyuncu Şener Şen tarafından hayat
verilen Ali Haydar karısının ölümünden sonra üç kızını tek başına büyüten, aynı
zamanda Hanım’ın çocuklarına hatta damatlarına dahi babalık eden, otoritesinin şefkatinin
üzerine geçmesine izin vermeyen tam anlamıyla “koca yürekli” diye tabir
edebileceğimiz bir baba izletti bizlere. Bu yüzdendir hatırladığımızda yüzümüze
bir gülümseme yerleşmesinin sebebi.
ALİ RIZA TEKİN (HALİL ERGÜN – YAPRAK DÖKÜMÜ)
Tam 5 sezon
süren Yaprak Dökümü dizsinde yaşanan onca olayın arkasında günden güne çökmekte
olan bir babayı izledik aslında. O
despotluğunun kırılışını, her aldığı darbeden sonra içine kapanışını,
suskunluğa gömülüşünü, hatta elden ayaktan düşüşünü gördük. Sonunda da el
birliğiyle yıktılar dağ gibi adamı.
Halil Ergün yıllarca ekranlarda benzer baba rollerine hayat vermiş olsa
da Ali Rıza Tekin en hafızalara kazınan dizi babası olarak kalacaktır
muhtemelen.
FİKO (ŞEVKET ALTUĞ – SÜPER BABA)
Baba olmayı “Süper
Baba” dan daha güzel anlatan bir iş olmadı dizi tarihinde. Adının hakkını sonuna
kadar veren bir babaydı Çengelköylü Fiko. Sadece iyi bir baba değil, hayırlı
bir evlat, hayırlı bir kardeş, hatta Sürmene’den yanına getirdiği İstiklal
gazisi dedesine hayırlı bir torundu da. Üç çocuğuna hem annelik hem babalık
yapan, tüm maddi imkansızlıklara rağmen çocuklarının ihtiyaçlarını gidermek
için elinden gelenin hep daha fazlasını yapmaya çalışan, gerektiğinde en sert,
gerektiğinde en dost ve gerektiğinde de en iyi aşıktı Fiko. Aşık olduğu
kadınlar hep güzeldi. Hepsi çok güzel gülerdi, hepsi de giderdi. Neyse ki finalde Fiko Elif’in gitmesine izin
vermemişti. Dizinin üzerinden 20 yıl geçmiş olsa dahi Fiko’nun da, Şevket Altuğ’un
da, Süper Baba’nın da hatta Çengelköy’ün de bir jenerasyonun hafızalarında hala
sıcaklığını koruduğundan şüphe yoktur.
İSKENDER (AHMET MÜMTAZ TAYLAN – LEYLA İLE MECNUN)
“Leyla ile
Mecnun” efsanesinin unutulmayacak karakterlerinden biridir İskender. Eşi Pakize’nin
gidişinden sonra Mecnun’a hem annelik, hem babalık hem de arkadaşlık etmişti.
Hem de ne arkadaşlık… Mecnun’un Leyla’ları hep gitti. Fakat yerleri hep doldu
ama bir an için İskender’in olmadığını varsaydığımızda hem Mecnun’un hayatında
hem de dizide nasıl büyük boşluk olabileceğini düşündünüz mü hiç? İşte bu
yüzden evin direği gibi, dizinin temel direğiydi İskender. O hem Mecnun’un
babasıydı. Hem de tüm “Leyla ile Mecnun” izleyenlerin. Dizinin finalini
izledikten sonra tüm izleyenlerin İskender’e duyduğu hayranlık daha da artmıştır
şüphesiz. İsmail Abi’den, Erdal Bakkal’a herkesin hayal olduğu bir dünyada tek
gerçek İskender’in “baba”lığıymış meğer.
MUHTAR BEY (CİHAT
TAMER – MAHALLENİN MUHTARLARI)
90’lı
yılların başından 2000’lı yıllara dek yayınlanan, mahalle dizisi deyince akla
ilk gelen dizidir “Mahallenin Muhtarları”. Herkesin birbirinin yardımına
koştuğu, ütopik bir mahallede yaşananlar anlatılırdı. Dizinin gürültülü,
abartılı onca karakterinin arasında tüm gerçekliğiyle, tüm sakinliğiyle duran
bir Muhtar Baba’mız vardı. Herkes “Muhtar
Bey”, “Muhtara Baba” dese de, elbette bir ismi vardı bu adamın. Mahallenin bilmem kaç dönemlik muhtarıydı. Muhtarlığındaki
eski radyosundan Türk Musikisi dinler, gelen mahalle sakinlerine ikametgah,
nüfus sureti ve akıl verirdi. Sadece kızı Fadime’nin değil, Temel’in, Şirin’in
tüm mahallelinin babasıydı Muhtar Bey. Bir babanın yaşayabileceği en büyük
acıyı yaşatmışlardı bu güzel adama. Fadime’nin ölümünden sonra neyse ki, iğneci
Handan hayat arkadaşı olmuştu da bir nebze olsun sevinmiştik Muhtar bey
amcamıza. Yanlış hatırlamıyorsam Muhtar Bey’in adı’nın Orhan olduğunu da Handan
hanımla olan nikahında öğrenmiştik.
NUSRET (SAVAŞ DİNÇEL – EKMEK TEKNESİ)
Bir döneme
damga vuran “Ekmek Teknesi” dizisinde deli dolu 5 kızının, hatta mahallenin
koca çınarıydı Nusret Baba. Fırıncıydı. Emekçiydi. Yalandan, riyadan, haramdan
nefret eden “şerefli” bir babaydı. Savaş Dinçel 2007 yılında aramızdan ayrıldı,
ama Türk izleyicisinin hafızalarına yıllarca hatırlanacak, efsane bir baba
karakteri bıraktı. Saygıyla ve özlemle anıyoruz.
POYRAZ KARAYEL (İLKER KALELİ – POYRAZ KARAYEL)
Listedeki en
yeni karakter olmasının yanı sıra en genç baba figürü. Dizide yaratılan kirli
dünyanın içinde inci tanesi gibi parlayan ve insanın içini ısıtan bir baba-oğul
ilişkisinin ana kahramanı Poyraz. Oğlu Sinan’ı almak için hiç tereddüt etmeden
kendini tehlikeli sulara atabilecek kadar gözükara. Her ne kadar Ayşegül’e olan
aşkı dizinin merkezinde yer alsa da, Sinan’a olan sevgisi ve bağlılığı her
şeyin üzerinde olan bir adam, bir baba. İlker Kaleli’nin güçlü oyunculuğuyla
Sinan’a her sarıldığında bunu yine ve yeniden hissediyorsam mevzu tartışmaya
kapalıdır.
SÜTÇÜ RAMİZ (ERDAL ÖZYAĞCILAR – ELVEDA RUMELİ)
Bir diğer
deyişle “Sütci Ramiz” Erdal Özyağcılar’ın kudretli oyunculuğuyla hafızalara kazınan,
kızçelerine olan sevgisini dibine kadar gösteren, “baba sıcaklığının” vücut
bulmuş halidir nazarımda Ramiz. Sert görünmeye çalışsa da yüreğinin
yumuşaklığını fark etmek için kızlarına nasıl baktığını görmek yeterlidir. Tanrı
ile yaptığı konuşmalar ve Vahide’nin öldüğü sahnedeki gözyaşları “Sütçü Ramiz”
deyince aklıma ilk gelen ve tazeliğini hep korumak istediğin kareler olarak
kalacak.
TAHSİN SÜTÇÜOĞLU( GAZANFER ÖZCAN – AVRUPA YAKASI)
Artık
izleyemediğimiz, özlediğimiz ve saygıyla andığımız isimlerden biri de Gazanfer
Özcan. Seksenli yıllarda “Hüsnü Kuruntu”
tiplemesiyle hafızlarda yer etmiş olsa da onu yeni jenerasyonun tanıması,
sevmesi kuşkusuz “Avrupa Yakası” ile olmuştur. Sütçüoğlu ailesinin babasıydı
Tahsin Sütçüoğlu. Genelde sakin, oturaklı, tatlı bir ihtiyardı. Oruçluyken
sinirlenen, sinirlenince kekeleyen bu ihtiyarı hepimiz çok sevdik.
VAHİT EMMİ (ENGİN ALKN – YEDİ NUMARA)
TRT’nin
bugüne kadar yaptığı en iyi şey; 2000’li yılların başında “Yedi Numara” adlı diziyi
seyirciyle buluşturmasıdır. Mizah olarak şu dönemin işlerinin bile çok üzerinde
olan, izledikten sonra sıcaklığı hiçbir dizide bulunmayan rahatlıkla “efsane”
diyebileceğim bir işti “Yedi Numara” Vahit Emmi de bu dizinin baba figürüydü.
Kendisi biyolojik olarak bir baba değildi, ama başta yeğenlerinin sonra da alt katında
yaşayan öğrenci kızların babaları yerine koyduğuydu. Huysuzluğunun, aksiliğinin
yanı sıra kiracısı gençleri koruyup kollamasıyla, şefkatiyle, gerektiğinde
anlattığı hikayelerle onlara inceden verdiği nasihatlerle, iyi bir komşudan
öteydi Vahit Emmi. Bu yüzdende izlediğim bir çok baba karakterinden daha da
baba olduğu için bu listeye almayı uygun gördüm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder